14 Şubat 2014 Cuma

9 Bin Yıl Önce Dokunmuş Keten Kumaş Parçası.



9-bin-yil-once-dokunmus-keten-kumas-parcasi-bulundu
Keten parçası;ÇATALHÖYÜK
Konya’nın Çumra İlçesi sınırlarındaki 9 bin yıllık neotilik yerleşim yeri Çatalhöyük’te yapılan kazı çalışmalarında, yanmış bir evin tabanında bebek iskeletine sarılmış dünyanın ilk kendirden dokunmuş keten kumaş parçası bulundu.

9-bin-yil-once-dokunmus-keten-kumas-parcasi-bulunduGeçen yıl 15 Haziran’da başlayıp 25 Ağustos’a kadar süren ve 22 ülkeden 120’yi aşkın kişinin katıldığı Çatalhöyük’teki kazı çalışmalarıyla ilgili raporda yeni buluntulara yer verildi. Her yıl yapılan kazılara ait raporlarının yayınladığı ’www.catalhoyuk.com’ adlı internet sitesindeki raporda en dikkat çeken ise, neolitik dönemde yanmış olan bir evin tabanında, bebek iskeletine sarılmış kendirden dokunmuş dünyanın ilk kumaş parçasının bulunması oldu.


DÜNYANIN İLK DOKUNMUŞ KUMAŞ PARÇASI

Hazırlanan raporda bulunan kumaş parçasını değerlendiren Kazı Başkanı Stanford Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ian Hodder, 2013 yılındaki en önemli buluntuların höyüğün uygun koruma koşulları sayesinde ortaya çıktığını belirttii. Kazı çalışmalarında bulunan kumaş parçasına dikkat çeken Ian Hodder, şunları söyledi:
“Yangın, binanın zeminini ve platformlarını ısıtarak fırınlama etkisi yaratmış. Böylece zeminin altındaki gömüleri ve gömülerle birlikte yerleştirilen bir kumaş parçasını korumuş. Bu kumaş parçası kazı evindeki laboratuvarlarda incelenmiş ve kumaşın kendirden dokunmuş keten olduğu tespit edilmiştir. Bu dünyadaki ilk kumaş parçalarından biri olmakla birlikte aynı zamanda en iyi korunmuş örneklerden de biridir.”

KUMAŞ PARÇASI TİCARETİ GÖSTERİYOR

Kumaş parçasının ticaretle ilgisine de değinen Prof. Dr. Hodder şöyle konuştu:
“Çok ince dokunmuş olan bu keten parçası, büyük ihtimalle Orta Anadolu’ya Doğu Akdeniz’den gelmiştir. Neolitik dönemde Orta Doğu’da gerçekleşen uzun mesafeli ticarette obsidyen ve deniz kabuklarının değiş tokuş yapıldığı çoktan beri bilinmekteydi. Ancak bu kumaş parçası ticaretin bir başka içeriğini ortaya çıkartmış olabilir. Belki de değiş tokuşu Kapadokya obsidyeni karşılığında yapılmıştı.”

YENİ DUVAR RESİMLERİ

Kazı çalışmaları sırasında yeni bir duvar resmine de rastlanıldığını anlatan Prof. Dr. Hodder açıklamasını şöyle sürdürdü:

“2013 kazı sezonunda ayrıca Doğu Höyük’ün güney eteğindeki alanda da Neolitik döneme ait binaların kazısına başlanılmıştır. TPC alanında bulduğumuz binalar gerçekten de erken dönem binalarından farklı özelliklere sahiptiler. Binaların kalın duvarları, duvar örmede kullanılan kerpiçlerin daha büyük olması ve binaların terk edilme sırasında yakılmamış olması bu duruma bir örnektir. Burada açığa çıkartılan bir binanın doğu duvarında bulunan duvar resmi, daha önce benzerine rastlamadığımız bir örnektir. Genellikle Çatalhöyük’teki resimler beyaz zemin üzerine kırmızı ve siyah gibi koyu renk sürülerek yapılmıştır. Ancak bu örnekte koyu renk zemin üzerine beyaz çizgilerden oluşan geometrik şekiller betimlenmiştir. Bu resmin 3 binanın doğu ve kuzey duvarları boyunca devam ettiği düşünülmektedir. Geçmişte canlı bir atmosfere sahip olan bu odayı ortaya çıkarmak bizler için heyecanlı bir deneyim oldu.”

Denizli‘de Dünya Tarihini Değiştirecek Keşif







Türkiye’de bulunan en eski insan kalıntısının tarihlendirilmesi, Türkiye’nin Avrupa ve Afrika arasında geçiş yolu olduğu teorisini güçlendirdi.Türk ve Fransız bilim adamlarının ortak çalışması, Denizli’nin Kocabaş bölgesinde bulunan insan kalıntısının en az 1 milyon-1,1 milyon yaşında olduğunu gösterdi. Bu tarihlendirme, insanların nereden dünyaya yayıldığına ve göç yoluna ışık tutuyor.
İnsanların Afrika’dan Avrupa ve Asya’ya yayılma süreci, özellikle Doğu Asya (Endonezya, Çin) ve Batı Avrupa arasındaki ilişki, kalıntıların azlığı nedeniyle halen çok az biliyor. Bu nedenle daha önce Denizli’deki bir mermer ocağında bulunan ‘Türkiye’nin en eski insanının’ ayrıntılı tarihlendirilmesi sabırsızlıkla bekleniyordu.Bilim adamları, bu eski insanın yaşına, kafatası ve bulunduğu iki katman arasında yer alan travertenlerdeki oluşumların özel bir yöntemle ayrıntılı incelenmesi sonucunda ulaştı.Pamukkale Üniversitesi’nden Mehmet C. Alçiçek’in bulduğu kafatası, 1 milyon-1,6 milyon yıl önce yaşamış Etiyopyalı insan kalıntılarına morfolojik olarak çok yakın, dolayısıyla bu bulgu, Homo erectus’un, 1 milyon-1,3 milyon yıl önce İspanya, Fransa ve İtalya’ya ilk göç dalgasına işaret ediyor.

Anadolunun Paleolitiğe Bakış Açısını Değiştirecek Yeni Gelişmeler;Mağara Adamlar.


Mağara adamları geri döndü





İlk insanların yaşadığı, Paleolitik, Mezolitik ve Tunç Çağı’na ait buluntulara rastlanan, Türkiye’de Antalya Karain Mağaraları’ndan sonra en eski yerleşim yeri olduğu tespit edilen Tekkeköy Mağaraları’nın etrafına, Taş Devri insanlarının yaşamlarını anlatan heykeller konuldu.


Paleolitik, Mezolitik ve Tunç Çağı dönemlerinde insanların yaşadığı Tekkeköy Mağaraları’nın turizme kazandırılması için yapılan çalışmalar tamamlandı. Mağaraların etrafında bulunan 5 bina kamulaştırılarak belediyeye devredildi. Tekkeköy Belediyesi, kamulaştırdığı binalara, imitasyon (taklit) müzesini kurdu. Müzenin etrafına, Taş Devri’nde yaşayan mağara adamlarının yaşam tarzını anlatan heykeller yerleştirildi.


Tekkeköy Belediye Başkanı Hayati Tekin, AA muhabirine, Tekkeköy Mağaraları’nda Frigler, Hititler, Rumlar gibi birçok uygarlığın yaşadığını söyledi.


Tekkeköylülerin mağaralara yıllarca sahip çıkmadığını anlatan Tekin, şöyle konuştu:

“Tekkeköy Mağaraları’nın etrafındaki binaları kamulaştırdık. Mağaraların etrafında temizlik çalışması yaptık. Şimdi turizme kazandırmak için Türkiye’nin ilk imitasyon müzesini kuruyoruz. Yani milattan önce 60 bin ile 10 bin yılları arasında yaşanan evrelerdeki insanoğlunun yaptığı, kullandığı eserleri imitasyon ederek sergileyeceğiz. Yine bu kapsamda müzelerin etrafına Taş Devri’nde yaşamış insanların heykellerini yerleştirdik.”


Alanın sadece Samsun’un değil Türkiye’nin büyük turizm potansiyeline sahip yeri olduğuna değinen Tekin, “Her gün onlarca Alman, Rus, Japon ve Fransız bu bölgeye gelip hem inceleme yapıyor hem de buraları geziyor. Biz de turistlerin ilgisini çekmek için böyle bir düzenleme yaptık. İnşallah Tekkeköy dünyada gezilmesi gereken bir yer haline gelecek” ifadelerini kullandı.


“Bölgede birçok uygarlık yaşayarak yaşam katmanları oluşmuş”


İnsanoğlunun birçok evreden ve zorluklardan geçerek bugünlere geldiğini belirten Tekin, şunları kaydetti:


“Bu insanlar acaba nasıl hayatlarını devam ettirdiler, nasıl bir yaşam tarzı belirlediler ve hayatta kaldılar, hangi aletleri kulandılar, bu doğal ortamda bunu görüyoruz. Bunu gelecek kuşaklara aktarmak için biz de insanların heykellerini yaparak anlatmaya çalıştık. Bu doğal ortamı ilk insanlar çok güzel tespit etmiş. Bu bölgeden hiç ayrılmamışlar, doğasıyla, güvenliğiyle, vadisiyle tam bir yaşam alanı haline gelmiş. Onun için bu bölgede birçok uygarlık yaşayarak yaşam katmanları oluşmuş. Milattan önce 60 binli yıllardan günümüze kadar burada yaşam hiç sona ermemiş, burayı bir arkeoloji vadisi haline getireceğiz.”


Tekkeköy Mağaraları

Tekkeköy’de 1941 yılında Prof. Dr. Kılıç Kökten başkanlığında Tahsin ve Nimet Özgüç’ten oluşan bir heyet tarafından yapılan kazılarda, bölgede Paleolitik Çağ, Mezolitik Çağ ve Tunç Çağı’na ait buluntular ortaya çıkarılırken, Çınarcık ve Fındıcak vadilerinin kesiştiği yerde bulunan ve her iki vadiye de hakim olan Delikli Kaya’nın geç dönem bir Frig Kalesi olduğu tespit edildi.


Bu mağaralarda yaşayan Paleolitik Çağ insanının madeni tanımadığı, bütün aletlerini taş, ağaç ve kemikten yaptığı, yaşamlarını avcılık ve toplayıcılıkla sürdürdükleri, taştan yontarak el baltaları, mızrak uçları, kesiciler, kazıyıcılar gibi çeşitli aletleri kullandıkları biliniyor.